1 Mart 2018 Perşembe

Kılıçarslan Kimdir


Türkiye Selçuklu Devleti´ nin kurucusu, Kutalmışoğlu Süleyman Şah´ ın oğlu ve İkinci Türkiye Selçuklu Sultanı.
Babası Süleyman Şah´ ın 1086´ da Suriye seferinde Melik tutuş´ a yenilmesi ve ölümü üzerine, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah onun oğulları Kılıç Arslan ve Davud Arslan´ ı İsfehan´ a götürdü. Kılıç Arslan burada altı sene iyi bir eğitim ve öğretim görerek, Türk-İslam terbiyesi ile yetiştirildi.
Kılıç Arslan, 1092´ de Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk´ un izni ile Anadolu´ ya gelerek İznik´ te altı yıldır boş duran Türkiye Selçukluları tahtına çıktı. Yanındaki Türkmen ailelerini İznik´ e yerleştirerek, Anadolu´ da dağılmış olan birliği yeniden
te´sis etti.
Bu sırada Bizanslıların fırsattan istifade ile Marmara sahillerini işgale başlamaları üzerine Kılıç Arslan İzmir Bey´İ Çaka ile ittifak ederek mücadeleye girişti. İmparator Alexios´ un Türk kuvvetlerine karşı denizden gönderdiği büyük bir ordubozguna uğratıldı. İznik´ e saldırıları bertaraf edilen Bizanslılar, Balıkesir ve Kapıdağı bölgelerinden de geri püskürtüldüler.
1095´ de Malatya üzerine sefere çıkan Kılıç Arslan kaleyi tam düşürmek üzere iken, yüzbinlerce kişilik haçlı kuvvetlerinin Türkiye topraklarına girdiğini haber aldı. Bunun üzerine, muhasarayı kaldırarak süratle memleketini müdafaaya döndü. İznik´ i muhasara eden haçlılara karşı hisar önün de ordusunu savaşa soktu. Şiddetli çarpışmalar sonun da iki taraf da ağır zayiat verdi. Birçok haçlı kumandanı öldürüldü. Ancak düşman devamlı takviye alıyordu. Kalabalık düşman kuvvetlerine karşı meydan savaşı vermenin tehlikeli olacağını anlayan Kılıç Arslan ordusunu geri çekmek zorunda kaldı. Böylece 22 yıllık Selçuklu payitahtı olan İznik şehri 29 Haziran 1097´ de Haçlı kuvvetlerinin eline geçti.
Kılıç Arslan bundan sonra Danişmend Gazi ve Kayseri emiri Hasan ile birşleşerek Eskişehir´ e doğru harekete geçen haçlılara dağ, geçit ve vadiler de sürekli baskınlar düzenleyerek ağır zayiat verdirdi. Öyle ki, Kayseri ve Toroslar üzerinden Kudüs´ e doğru yol alan haçlı ordusu Kılıç Arslan´ ın ve kumandanlarının yıtpratma savaşları neticesin de altı yüz binden yüz bine düştü. Neticede Kudüs´ e ulaşan haçlılar bu bölgedeki büyük Selçuklu emirlerinin rekabetinden de faydalanarak Antakya, Urfa ve Kudüs´ de hıristiyan idareler kurdular.
İznik´ in kaybından ve Birinci Haçlı seferinden sonra Kılıç Arslan, Anadolu Türklerini toplamaya başlayarak, Konya´ yı başkent yaptı. Büyük Selçuklu İmparatorluğu´ nun parçalanmasından faydalanarak bütün İslam alemine hakim olmak teşebbüsüne girişti. Ancak Musul emiri Çavlı, Artukoğlu İlgazi ve Suriye meliki Rıdvan ile 1107 senesi Temmuz ayında Habur ırmağı kıyısında yaptığı savaşı kaybetti. Yaralı olarak Habur ırmağını geçerken boğularak şehid oldu. Naşı Meyyafarikin´ e götürülerek kendisi için yapılan Türbeye defn edildi.
Türkiye Selçuklu Devleti´ nin en buhranlı devrelerinde hükümdar olan Birinci Kılıç Arslan, teşkilatçı bir devlet adamıydı. Üstün kumandanlık kabiliyetine sahip, hayatı mücadele içinde geçen büyük bir kahraman ve gazidir. Mutaassıp haçlı ordusuna ağır kayıplar verdirerek, Türklerin Anadolu topraklarından atılamayacağını isbat etti. Çok hayır işleyip ahalisinin sevgisini kazandı. Hıristiyan halka da adalet ve şefkatle davrandı. Bu yüzden devrin tarihçileri "Kılıç Arslan´ ın ölümü hıristiyanlar için de bit matem oldu." demişlerdir.

22 Şubat 2018 Perşembe

SÜLEYMAN ŞAH



SÜLEYMAN ŞAH

Türk hükümdar Süleyman Şah. Süleyman Şah kimdir? İşte Süleyman Şah'ın biyografisi

Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1045 yılında o sıralarda Büyük Selçuklu Devleti‘ninelinde bulunan Horasan‘da doğdu. 
Büyük Selçuklu Devletinin sultanı olan Tuğrul Bey‘in 4 Eylül 1063 tarihinde vefatı üzerine taht kavgaları başladı. Oğlu olmayan Tuğrul Bey, vasiyetinde kardeşi Çağrı Bey‘in oğullarından Süleyman'ın tahta geçmesini vasiyet etmişti. Selçuklu veziri Amid ül-Mülk bu vasiyeti yerine getirdi ve Rey kentinde Süleyman'ı sultan olarak tahta çıkardı. Ancak Çağrı Bey'in öteki oğlu Alp Arslan ve Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmışile bazı emir ve şehzadeler Süleyman'ın sultanlığını tanımadılar.
Babası Kutalmış Bey Rey önüne gelerek şehri kuşatması üzerine, vezir Amid-ül Mülk, Alp Arslan‘dan yardım istediği gibi, hutbeyi de onun adına okuttu. Kutalmış ise, Alp Arslan ile 1064 yılında yaptığı Dameğan yakınlarındaki savaşta hayatını kaybetti. Alp Arslan Rey şehrinde 27 Nisan 1064 tarihinde Selçuklu Devleti tahtına çıktı.
Kutalmış bey 1064 yılında savaşta ölünce kardeşi Resul Tegin ve oğlu Süleyman Şah, kumandanlarıyla beraber esir alındı Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Türkmen boylarının yerleşmeye başladıkları bir bölge olan Anadolu'da Toros Dağları yöresine kaçmışlar ve Anadolu'ya yeni gelip yerleşen Türkmen boyları arasında yaşamaya başlamışlardır. Dört kardeşten en son Süleyman Şah hayatta kaldı.
1071 yılında Alp Arslan ile Bizans imparatoru Romen Diyojen orduları arasında olan Malazgirt Savaşından sonra giderek daha çok sayıda Türkmen göçmen boyları Anadolu'ya girip yerleşmeye başlamış ve Kutalmışoğlu Süleyman Şah bu Türkmenlerin liderliğini ele geçirmeyi başarmıştı.
1073 yılında Büyük Selçuk Sultanı Melikşah tarafından kendisine bağlı olarak Sultan-ı Rum (yani Anadolu Selçuklu ırlarında idaresini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Bizans'lılarla bazen savaş yaparak bazen Bizans isyancılarına yardım ederek hükmü altındaki toprakların sınırlarını büyütmeyi başardı.
1075 yılında Bizans İmparatorluğu'nun Anadolu'da bulunan önemli şehirlerinden İznik (Nicaea) ile İzmit (Nicomedia)'i eline geçirdi. Güney Marmara bölgesine tamamen hakim oldu ve Çanakkale boğazından geçen gemilerden vergi almaya başladı. 1077 yılında İznik başkent olmak üzere bağımsız Anadolu Selçuklu Devleti‘nin kurulmuş olduğunu ilan etti.
1078 yılında önce Bizans İmparatoru VII. Mikhail Dukas ile bir askeri yardım ablaşması yapmış, sonra vazgeçerek ona karşı isyan eden Anatolikon Theması vali-generali Nikeforos Botaneiates ile anlaşarak asi generalin III. Nikeforos ismi ile Bizans İmparatoru olmasına yardımcı oldu. Onun bu yardımına karşılık Bizanslılar göçmen Türkmenlerin Anadolu'da ta Boğaz kıyılarına kadar gelip yerleşmelerini kabul ettiler.
1080 yılında ise Bizans tahtına geçmek isteyen başarısız bir isyana yardım ettikten sonra Bizans İmparatorluğu Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile 1081 yılında Dragon Antlaşması yaptı, bu antlaşmaya göre Bizans, Anadolu Selçuklu Devleti'ne yıllık tazminat ödemeyi kabul etti.
Bu anlaşma sonucu batı sınırları güvenceye alınınca, akrabası ve veziri Ebu'l-Kasım'ı İznik'te işlerin başında bırakarak doğu sınırlarını genişletmek için sefere çıktı. Bu sefer sonucu 1082 yılında Çukurova'ya girdi ve ilk önce Tarsus'u fethetti. 1083'te ise Adana başta olmak üzere bütün Kilikya (Adana civarları) beldelerini, 13 Aralık 1084 tarihindeAntakya‘yı hakimiyeti altına aldı.
Anadolu'daki fetih harekâtını devam ettiren Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Kumandanlarını çeşitli bölgelere gönderdi. Bunlardan Buldacı Bey, 1085 başlarında Maraş, Elbistan, Göksun ve Besni kalelerini fethederek, bu bölgeleri ele geçirdi. 
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Antakya'yı ele geçirdikten sonra, daha önce Antakya'dan cizye alan Halep emiri Müslim; bu parayı Süleyman Şâh'dan da isteyince, müslümanın cizye vermeyeceğini söyleyerek bu isteği reddetti. Müslim'in Antakya'ya, Süleyman Şâh'ın da Halep civarına asker göndermeleri, aralarında muharebenin başlamasına sebeb oldu. İki ordu 1085 senesi Haziran ayında Amik ovasına akan Afrin çayı üzerinde Kunahil mevkiinde karşılaştı. Süleyman Şah, Halep hâkimi Müslim'i yendi ve Halep'i kuşattı.
Halep emiri Suriye Meliki Tutuş'tan yardım istedi. Tutuş; Sultan Alp Arslan‘ın oğlu, kardeşi Melikşah ise Büyük Selçuklu sultanı Amca çocukları olan iki Selçuklu meliki arasında çok şiddetli bir muharebe oldu. 4 Haziran 1086 tarihinde Halep yakınlarında 4 Haziran 1086 tarihinde yapılan Ayn Seylem Savaşı'nda Kutalmışoğlu Süleyman Şah kaybederek ölmüştür.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 4 Haziran 1086 tarihinde 40 yaşında savaşta ölmüştür. Tutuş, Süleyman Şâh'ın cenazesini Halep kapısına defnettirdi.

Kürşad ve 40 Çerisi


40 MUHTEŞEM CERİ
Kürşad
(Hayatı – Biyografisi)



Kürşad, 621 senesinde Çinli eşi İ-çing Katun tarafından zehirlenerek öldürülen Doğu Göktürk Devleti kağanı Çuluk Kağan’ın küçük oğludur. Çuluk Kağan’ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad, Kara Kağan adını alarak hükümdar oldu ve ağabeyinin Çinli eşi ile evlenerek Ötüken’deki Türkler arasında huzursuzluğa yol açtı… Bir tarafta Çinliler, diğer yanda da Sırtarduş Bayurku, Dokuz Oğuz, Uygur gibi Türk boylarının Göktürklere başkaldırıp savaşmaları ve ayrıca İ-çing Katun’un Ötüken’de esir durumda yaşayan Çinli azınlığa destek çıkarak bunların zenginleşmesini sağlaması sayesinde giderek zayıflayan ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, 629 senesinde Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince Doğu Göktürk Devleti yıkıldı. Başta Kara Kağan ve Kürşad olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek Çin’in başkenti Siganfu’ya götürüldüler ve orada kendilerine tahsis edilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler.
Türkleri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını hassa ordusunda subay olarak görevlendiren Çinlilerin bu taktiği bir işe yaramamış, Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kollamaya başlamışlardır. Kürşad da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır fakat kılıcını milletinin özgürlüğü için çekeceği günü beklemektedir. Esaretin beşinci yılında Kara Kağan kahrından ölür. Esaretin onuncu yılında, yani 639 senesinde, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşad durumun iyice kötüye gittiğini görerek kırk çerisi ile birlikte ihtilal yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirerek Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma adeti olan Çin hükümdarı Tay-tsung’u yakalayarak rehin almaya ve bu sayede Çin sarayına girerek orada bulunan Kürşad’ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin’i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Ötüken’e giderek tekrar devlet kurmaya, Urku Tigin’i de kağan ilan etmeye karar verirler.
Bu uğraşta başarılı olurlarsa budun kurtulacak, başaramazlarsa da dökülecek kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır. Fakat ihtilal için harekete geçtikleri gece sağanak halinde yağan yağmur yüzünden Çin hükümdarı sarayından dışarı çıkmaz. İhtilali ertelemenin sakıncalı olacağını düşünen Kürşad, kırk çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür, amacı sarayı basarak hükümdarı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yüce dileğe doğru yürüyen kırkbir Türk yiğidi sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askeri öldürürler ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken şehit olur, sağ kalanlar ise Kür Şad’ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey ırmağına doğru ilerlerler, niyetleri ırmağı geçerek Ötüken’e doğru at koşturmaktır. Ama sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler ve peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenke tutuşurlar.
Binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç Türk yiğidi peş peşe uçmağa varırlar. Sadece Kürşad sağ kalmıştır, tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaşmaktadır. En sonunda O da şehit olur fakat elinde kılıcıyla atının üzerinde durmaktadır, öldüğü halde yere düşmemiştir… Kürşad ölmüş fakat yenilmemiştir…
Kürşad ve kırk çerisinin yaptıkları ihtilalden sonra korkuya kapılan Çinliler, Siganfu’daki bütün esir Göktürkleri mecburen serbest bırakırlar. Göktürkler kırküç yıl boyunca dağınık bir şekilde yaşarlar, bazı Göktürk soyluları yeniden devlet kurma girişiminde bulunsalar dahi başarılı olamazlar… Fakat 682 senesinde Bozkurt başlı sancak tekrar kaldırılır ve Kutluk Şad (İlteriş Kağan) ile Bilge Tonyukuk İkinci Göktürk Devleti’ni kurarlar…

En Çok Okunanlar