1 Mart 2018 Perşembe

GIYASEDDİN KEYHÜSREV KİMDİR- NE ZAMAN ÖLDÜ


II.Gıyaseddin Keyhüsrev nasıl öldükimdir? sorusu gündemde büyük bir etki yarattı. Gıyaseddin Keyhüsrev 1237-1246 arasında Anadolu Selçuklu Sultanıdır. Sultan I. Alaeddin Keykubad'ın büyük oğludur. Babasının ölümünden sonra onuncu Sultan olarak tahta çıkmıştır. Gıyaseddin Keyhüsrev'in bu kadar çok merak edilmesinin sebeplerinden biri de Diriliş Ertuğrul dizisine yeni katılan Burak Dakak'ın canlandıracağı olması. Diziseverler Keyhüsrev karakterinin diziye dahil olacağını öğrenince Gıyaseddin Keyhüsrev ile ilgili hayatı, ölümüçocuklarımezarı türbe yeri nerede, torunları kimler? diye merak etmeye başladı. Tüm ayrıntılar haberimizde.

GIYASEDDİN KEYHÜSREV KİMDİR, SULTANLIĞI BOYUNCA NELER YAPMIŞTIR

2. Gıyaseddin Keyhüsrev, 1246 yılında Alaiye'de ölmüştür ve 1237-1246 yılları arasında Anadolu Selçuklu Sultanlığı yapmıştır. Döneminde pek çok sosyal, bilimsel ve dinî kurum kurulmuş, büyük mimarlık eserleri inşa edildi. Ancak aynı dönemde vezir Sadeddin Köpek’in etkisinde kalarak tecrübeli devlet adamlarını bertaraf edilmiş; ülkede gerileme başlamıştır. Kösedağ Savaşı’nda uğranılan yenilgi ile devlet çöküş sürecine girmiştir.

Annesi Hunat Hatun'un Kayseri’de Hunad Hatun Külliyesi ile İncesu’daki ŞeyhTuresan Zaviyesi onun devrinde meydana getirilmiş eserlerdendir. 

GIYASEDDİN KEYHÜSREV NASIL VE NE ZAMAN ÖLDÜ


Babası Alaaddin Keykubat'ı zehirleyerek öldüren Gıyaseddin Keyhüsrev, 25 yaşındayken, içki içmekte iken veya baktığı vahşi hayvanların ısırması sonucu öldü. Cenazesi Kümbethane’ye konuldu. Keyhüsrev'in ölümü üzerine Selçuklu ordusu Tarsus kuşatmasını bırakıp Konya’ya döndü. Oğlu II. İzzeddin Keykavus tahta çıkarıldı.



Antalya'daki Gıyaseddin Keyhüsrev heykeli.​

GIYASEDDİN KEYHÜSREV HAYATI


1221 yılında doğduğu tahmin edilir. Babası I. Alaeddin Keykubad, annesi “Mahperi Sultan” olarak da bilinen Hunat Hatun'dur.

1128’de Mengüçoğlu Beyliği’ni ortadan kaldırıp topraklarını ülkesine katan Alaaeddin Keykubat, onu Erzincan iline melik atayarak atabeyi Mübarizeddin Ertokuş'la birlikte Erzincan'a gönderdi. Melikliğinin ilk yıllarında Trabzon’u kuşattı.

Babası, kendisinden küçük olan kardeşi İzzeddin Kılıç Arslan'ı veliahtlığa atamıştı ancak babasının ölümü (1237) üzerine Sadeddin Köpek önderliğindeki bazı emirlerin desteğiyle Türkiye Selçuklu tahtına Gıyaseddin Keyhüsvrev çıktı. Kardeşinin tarafını tutan Harezm emirlerine karşı mücadeleye girişti; onları kendisine biat etmek zorunda bıraktı. Dımaşk (Şam) ve Halep Eyyubi hükümdarları ile babasının zamanında yapılan tabiiyet anlaşmalarını yeniledi. Halep Eyyubi hükümdarının kızı ile evlenmek, kendi kız kardeşini ise onunla evlendirmek yoluyla akrabalık kurdu. Çok geçmeden diğer Eyyubi hükümdarları ve Artuklular da kendisine bağıölı oldu.[1] Moğolistan’a babasının hazırladığı elçilik heyetini gönderdi.

Keyhüsrev, babasının devrinde nişanlanmış olduğu Gürcü Prensesi Tamar ile 1237 veya 1238’de evlendi; bu evlilikten II. Alâeddin Keykubad dünyaya gelmiştir. Eşi Anadolu’da Gürcü Hatun adıyla tanındı. Gürcü Hatun’a olan sevgisini bastırdığı paralarla gösterdi. Bu paralarda bulunan ars- lan-güneş tasvirinin kendisinin (arslan) ve karısı Gürcü Hatun’un (güneş) sembolleri olduğu ileri sürülür.


ALAADDİN KEYKUBAT NASIL ÖLDÜ, NE ZAMAN ÖLDÜ



ALAADDİN KEYKUBAT NASIL ÖLDÜ, NE ZAMAN
Türkiye ve dünya literatürünün en ünlü Selçuklu sultanı ünvanını alan Alaaddin Keykubat 31 Mayıs 1237 yılında Gıda Zehirlenmesi sebebiyle ölmüştür. Ölümü oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından olmuştur. 

ALAADDİN KEYKUBAT'IN MEZARI NEREDE


Sultan Mesud (1116-1157) tarafından zamanında Alâeddîn tepesinde yaptırılmış olan ve “Kümbed-hâne” adı ile anılan anıt mezarda defnedilmiştir.


Konya’daki Alaaddin camii 13. asırdan kalma tarihi Selçuklu eseri olup İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir. ​

Kılıçarslan Kimdir


Türkiye Selçuklu Devleti´ nin kurucusu, Kutalmışoğlu Süleyman Şah´ ın oğlu ve İkinci Türkiye Selçuklu Sultanı.
Babası Süleyman Şah´ ın 1086´ da Suriye seferinde Melik tutuş´ a yenilmesi ve ölümü üzerine, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah onun oğulları Kılıç Arslan ve Davud Arslan´ ı İsfehan´ a götürdü. Kılıç Arslan burada altı sene iyi bir eğitim ve öğretim görerek, Türk-İslam terbiyesi ile yetiştirildi.
Kılıç Arslan, 1092´ de Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk´ un izni ile Anadolu´ ya gelerek İznik´ te altı yıldır boş duran Türkiye Selçukluları tahtına çıktı. Yanındaki Türkmen ailelerini İznik´ e yerleştirerek, Anadolu´ da dağılmış olan birliği yeniden
te´sis etti.
Bu sırada Bizanslıların fırsattan istifade ile Marmara sahillerini işgale başlamaları üzerine Kılıç Arslan İzmir Bey´İ Çaka ile ittifak ederek mücadeleye girişti. İmparator Alexios´ un Türk kuvvetlerine karşı denizden gönderdiği büyük bir ordubozguna uğratıldı. İznik´ e saldırıları bertaraf edilen Bizanslılar, Balıkesir ve Kapıdağı bölgelerinden de geri püskürtüldüler.
1095´ de Malatya üzerine sefere çıkan Kılıç Arslan kaleyi tam düşürmek üzere iken, yüzbinlerce kişilik haçlı kuvvetlerinin Türkiye topraklarına girdiğini haber aldı. Bunun üzerine, muhasarayı kaldırarak süratle memleketini müdafaaya döndü. İznik´ i muhasara eden haçlılara karşı hisar önün de ordusunu savaşa soktu. Şiddetli çarpışmalar sonun da iki taraf da ağır zayiat verdi. Birçok haçlı kumandanı öldürüldü. Ancak düşman devamlı takviye alıyordu. Kalabalık düşman kuvvetlerine karşı meydan savaşı vermenin tehlikeli olacağını anlayan Kılıç Arslan ordusunu geri çekmek zorunda kaldı. Böylece 22 yıllık Selçuklu payitahtı olan İznik şehri 29 Haziran 1097´ de Haçlı kuvvetlerinin eline geçti.
Kılıç Arslan bundan sonra Danişmend Gazi ve Kayseri emiri Hasan ile birşleşerek Eskişehir´ e doğru harekete geçen haçlılara dağ, geçit ve vadiler de sürekli baskınlar düzenleyerek ağır zayiat verdirdi. Öyle ki, Kayseri ve Toroslar üzerinden Kudüs´ e doğru yol alan haçlı ordusu Kılıç Arslan´ ın ve kumandanlarının yıtpratma savaşları neticesin de altı yüz binden yüz bine düştü. Neticede Kudüs´ e ulaşan haçlılar bu bölgedeki büyük Selçuklu emirlerinin rekabetinden de faydalanarak Antakya, Urfa ve Kudüs´ de hıristiyan idareler kurdular.
İznik´ in kaybından ve Birinci Haçlı seferinden sonra Kılıç Arslan, Anadolu Türklerini toplamaya başlayarak, Konya´ yı başkent yaptı. Büyük Selçuklu İmparatorluğu´ nun parçalanmasından faydalanarak bütün İslam alemine hakim olmak teşebbüsüne girişti. Ancak Musul emiri Çavlı, Artukoğlu İlgazi ve Suriye meliki Rıdvan ile 1107 senesi Temmuz ayında Habur ırmağı kıyısında yaptığı savaşı kaybetti. Yaralı olarak Habur ırmağını geçerken boğularak şehid oldu. Naşı Meyyafarikin´ e götürülerek kendisi için yapılan Türbeye defn edildi.
Türkiye Selçuklu Devleti´ nin en buhranlı devrelerinde hükümdar olan Birinci Kılıç Arslan, teşkilatçı bir devlet adamıydı. Üstün kumandanlık kabiliyetine sahip, hayatı mücadele içinde geçen büyük bir kahraman ve gazidir. Mutaassıp haçlı ordusuna ağır kayıplar verdirerek, Türklerin Anadolu topraklarından atılamayacağını isbat etti. Çok hayır işleyip ahalisinin sevgisini kazandı. Hıristiyan halka da adalet ve şefkatle davrandı. Bu yüzden devrin tarihçileri "Kılıç Arslan´ ın ölümü hıristiyanlar için de bit matem oldu." demişlerdir.

En Çok Okunanlar