22 Şubat 2018 Perşembe

SÜLEYMAN ŞAH



SÜLEYMAN ŞAH

Türk hükümdar Süleyman Şah. Süleyman Şah kimdir? İşte Süleyman Şah'ın biyografisi

Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1045 yılında o sıralarda Büyük Selçuklu Devleti‘ninelinde bulunan Horasan‘da doğdu. 
Büyük Selçuklu Devletinin sultanı olan Tuğrul Bey‘in 4 Eylül 1063 tarihinde vefatı üzerine taht kavgaları başladı. Oğlu olmayan Tuğrul Bey, vasiyetinde kardeşi Çağrı Bey‘in oğullarından Süleyman'ın tahta geçmesini vasiyet etmişti. Selçuklu veziri Amid ül-Mülk bu vasiyeti yerine getirdi ve Rey kentinde Süleyman'ı sultan olarak tahta çıkardı. Ancak Çağrı Bey'in öteki oğlu Alp Arslan ve Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmışile bazı emir ve şehzadeler Süleyman'ın sultanlığını tanımadılar.
Babası Kutalmış Bey Rey önüne gelerek şehri kuşatması üzerine, vezir Amid-ül Mülk, Alp Arslan‘dan yardım istediği gibi, hutbeyi de onun adına okuttu. Kutalmış ise, Alp Arslan ile 1064 yılında yaptığı Dameğan yakınlarındaki savaşta hayatını kaybetti. Alp Arslan Rey şehrinde 27 Nisan 1064 tarihinde Selçuklu Devleti tahtına çıktı.
Kutalmış bey 1064 yılında savaşta ölünce kardeşi Resul Tegin ve oğlu Süleyman Şah, kumandanlarıyla beraber esir alındı Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Türkmen boylarının yerleşmeye başladıkları bir bölge olan Anadolu'da Toros Dağları yöresine kaçmışlar ve Anadolu'ya yeni gelip yerleşen Türkmen boyları arasında yaşamaya başlamışlardır. Dört kardeşten en son Süleyman Şah hayatta kaldı.
1071 yılında Alp Arslan ile Bizans imparatoru Romen Diyojen orduları arasında olan Malazgirt Savaşından sonra giderek daha çok sayıda Türkmen göçmen boyları Anadolu'ya girip yerleşmeye başlamış ve Kutalmışoğlu Süleyman Şah bu Türkmenlerin liderliğini ele geçirmeyi başarmıştı.
1073 yılında Büyük Selçuk Sultanı Melikşah tarafından kendisine bağlı olarak Sultan-ı Rum (yani Anadolu Selçuklu ırlarında idaresini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Bizans'lılarla bazen savaş yaparak bazen Bizans isyancılarına yardım ederek hükmü altındaki toprakların sınırlarını büyütmeyi başardı.
1075 yılında Bizans İmparatorluğu'nun Anadolu'da bulunan önemli şehirlerinden İznik (Nicaea) ile İzmit (Nicomedia)'i eline geçirdi. Güney Marmara bölgesine tamamen hakim oldu ve Çanakkale boğazından geçen gemilerden vergi almaya başladı. 1077 yılında İznik başkent olmak üzere bağımsız Anadolu Selçuklu Devleti‘nin kurulmuş olduğunu ilan etti.
1078 yılında önce Bizans İmparatoru VII. Mikhail Dukas ile bir askeri yardım ablaşması yapmış, sonra vazgeçerek ona karşı isyan eden Anatolikon Theması vali-generali Nikeforos Botaneiates ile anlaşarak asi generalin III. Nikeforos ismi ile Bizans İmparatoru olmasına yardımcı oldu. Onun bu yardımına karşılık Bizanslılar göçmen Türkmenlerin Anadolu'da ta Boğaz kıyılarına kadar gelip yerleşmelerini kabul ettiler.
1080 yılında ise Bizans tahtına geçmek isteyen başarısız bir isyana yardım ettikten sonra Bizans İmparatorluğu Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile 1081 yılında Dragon Antlaşması yaptı, bu antlaşmaya göre Bizans, Anadolu Selçuklu Devleti'ne yıllık tazminat ödemeyi kabul etti.
Bu anlaşma sonucu batı sınırları güvenceye alınınca, akrabası ve veziri Ebu'l-Kasım'ı İznik'te işlerin başında bırakarak doğu sınırlarını genişletmek için sefere çıktı. Bu sefer sonucu 1082 yılında Çukurova'ya girdi ve ilk önce Tarsus'u fethetti. 1083'te ise Adana başta olmak üzere bütün Kilikya (Adana civarları) beldelerini, 13 Aralık 1084 tarihindeAntakya‘yı hakimiyeti altına aldı.
Anadolu'daki fetih harekâtını devam ettiren Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Kumandanlarını çeşitli bölgelere gönderdi. Bunlardan Buldacı Bey, 1085 başlarında Maraş, Elbistan, Göksun ve Besni kalelerini fethederek, bu bölgeleri ele geçirdi. 
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Antakya'yı ele geçirdikten sonra, daha önce Antakya'dan cizye alan Halep emiri Müslim; bu parayı Süleyman Şâh'dan da isteyince, müslümanın cizye vermeyeceğini söyleyerek bu isteği reddetti. Müslim'in Antakya'ya, Süleyman Şâh'ın da Halep civarına asker göndermeleri, aralarında muharebenin başlamasına sebeb oldu. İki ordu 1085 senesi Haziran ayında Amik ovasına akan Afrin çayı üzerinde Kunahil mevkiinde karşılaştı. Süleyman Şah, Halep hâkimi Müslim'i yendi ve Halep'i kuşattı.
Halep emiri Suriye Meliki Tutuş'tan yardım istedi. Tutuş; Sultan Alp Arslan‘ın oğlu, kardeşi Melikşah ise Büyük Selçuklu sultanı Amca çocukları olan iki Selçuklu meliki arasında çok şiddetli bir muharebe oldu. 4 Haziran 1086 tarihinde Halep yakınlarında 4 Haziran 1086 tarihinde yapılan Ayn Seylem Savaşı'nda Kutalmışoğlu Süleyman Şah kaybederek ölmüştür.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 4 Haziran 1086 tarihinde 40 yaşında savaşta ölmüştür. Tutuş, Süleyman Şâh'ın cenazesini Halep kapısına defnettirdi.

Kürşad ve 40 Çerisi


40 MUHTEŞEM CERİ
Kürşad
(Hayatı – Biyografisi)



Kürşad, 621 senesinde Çinli eşi İ-çing Katun tarafından zehirlenerek öldürülen Doğu Göktürk Devleti kağanı Çuluk Kağan’ın küçük oğludur. Çuluk Kağan’ın ölümünden sonra kardeşi Bağatur Şad, Kara Kağan adını alarak hükümdar oldu ve ağabeyinin Çinli eşi ile evlenerek Ötüken’deki Türkler arasında huzursuzluğa yol açtı… Bir tarafta Çinliler, diğer yanda da Sırtarduş Bayurku, Dokuz Oğuz, Uygur gibi Türk boylarının Göktürklere başkaldırıp savaşmaları ve ayrıca İ-çing Katun’un Ötüken’de esir durumda yaşayan Çinli azınlığa destek çıkarak bunların zenginleşmesini sağlaması sayesinde giderek zayıflayan ve kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan Türkler, 629 senesinde Çinlilerle yaptıkları savaşta tuzağa düşerek yenilince Doğu Göktürk Devleti yıkıldı. Başta Kara Kağan ve Kürşad olmak üzere binlerce Göktürk Çinlilere esir düşerek Çin’in başkenti Siganfu’ya götürüldüler ve orada kendilerine tahsis edilen bölgede yaşamaya mecbur edildiler.
Türkleri asimile edebilmek amacıyla Göktürk soylularını hassa ordusunda subay olarak görevlendiren Çinlilerin bu taktiği bir işe yaramamış, Türkler bağımsızlıklarına kavuşup yeniden devlet kurmak amacıyla fırsat kollamaya başlamışlardır. Kürşad da Çin hükümdarının ordusunda subay durumundadır fakat kılıcını milletinin özgürlüğü için çekeceği günü beklemektedir. Esaretin beşinci yılında Kara Kağan kahrından ölür. Esaretin onuncu yılında, yani 639 senesinde, Bozkurt soyunun en büyüğü konumundaki Kürşad durumun iyice kötüye gittiğini görerek kırk çerisi ile birlikte ihtilal yapmaya karar verir. Geceleri kılık değiştirerek Siganfu sokaklarında tek başına dolaşma adeti olan Çin hükümdarı Tay-tsung’u yakalayarak rehin almaya ve bu sayede Çin sarayına girerek orada bulunan Kürşad’ın ağabeyinin oğlu Urku Tigin’i kurtarıp, toplayabildikleri kadar Türk ile birlikte Ötüken’e giderek tekrar devlet kurmaya, Urku Tigin’i de kağan ilan etmeye karar verirler.
Bu uğraşta başarılı olurlarsa budun kurtulacak, başaramazlarsa da dökülecek kanları geride kalanlara ödevlerini hatırlatacaktır. Fakat ihtilal için harekete geçtikleri gece sağanak halinde yağan yağmur yüzünden Çin hükümdarı sarayından dışarı çıkmaz. İhtilali ertelemenin sakıncalı olacağını düşünen Kürşad, kırk çerisiyle birlikte Çin sarayına yürür, amacı sarayı basarak hükümdarı esir almaktır. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında yüce dileğe doğru yürüyen kırkbir Türk yiğidi sarayın kapısına vardıkları anda cenk başlar. Yüzlerce Çinli askeri öldürürler ama binlercesi üzerlerine saldırmaya devam eder. Göktürklerin bir kısmı sarayın içinde savaşırken şehit olur, sağ kalanlar ise Kür Şad’ın önderliğinde saraydan çıkarak Vey ırmağına doğru ilerlerler, niyetleri ırmağı geçerek Ötüken’e doğru at koşturmaktır. Ama sağanak halinde yağan yağmur yüzünden yükselen sular köprüyü sürükleyip götürdüğü için karşıya geçemezler ve peşlerinden gelen Çin ordusu ile son kez cenke tutuşurlar.
Binlerce Çinli askere karşı savaşan bir avuç Türk yiğidi peş peşe uçmağa varırlar. Sadece Kürşad sağ kalmıştır, tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaşmaktadır. En sonunda O da şehit olur fakat elinde kılıcıyla atının üzerinde durmaktadır, öldüğü halde yere düşmemiştir… Kürşad ölmüş fakat yenilmemiştir…
Kürşad ve kırk çerisinin yaptıkları ihtilalden sonra korkuya kapılan Çinliler, Siganfu’daki bütün esir Göktürkleri mecburen serbest bırakırlar. Göktürkler kırküç yıl boyunca dağınık bir şekilde yaşarlar, bazı Göktürk soyluları yeniden devlet kurma girişiminde bulunsalar dahi başarılı olamazlar… Fakat 682 senesinde Bozkurt başlı sancak tekrar kaldırılır ve Kutluk Şad (İlteriş Kağan) ile Bilge Tonyukuk İkinci Göktürk Devleti’ni kurarlar…

METEHAN KİMDİR?

   METEHAN KİMDİR?

Metehan Kimdir?
METEHAN KİMDİR? DÖNEMİNDEKİ OLAYLAR NELERDİR?
Metehan, Hun İmparatorluğu’nun kurucusu Teoman’ın oğludur. Tarihte Asya milletlerini tek çatı altında toplayan ilk hükümdardır. Çin Seddi'ni aşabilen ilk Türk hükümdar olan Metehan, hükümdarlığı süresince Büyük Okyanus’tan Hazar’a, Keşmir’den Kuzey Sibirya’ya kadar bütün Asya’nın hâkimi olmuştur.
Osmanlı tarihçileri tarafından Oğuz Han olarak adlandırılan Metehan Osmanlıların da kökeni olan oğuz boylarındandır. Metehan’ın doğduğu yer tam olarak bilinmemektedir, fakat MÖ 209 yılında tahta geçtiği, 35 yıl boyunca imparatorluğunun başında kaldığı ve MÖ 174 yılında vefat ettiği bilinmektedir.
Metehan'ın tahta çıkış hikayesi kısaca şu şekilde özetlenebilir:
Çin kaynaklarına göre, Asya Hun İmparatorluğu'nun kurucusu Teoman, oğlu Metehan'ın yerine üvey annesi Yenişi'nin oğlunu tahta çıkarmak istemiştir. Hanlığın beyleri ve Metehan bu duruma karşı çıkmıştır. Dönemin töreleri gereğince Türk annelerden olan, has bir Türk'ün tahta geçmesi gerekmektedir. Teoman, son karısı olan Çinli hatunun Metehan’ı kötülemesi sonucunda dolduruşa gelmiş ve eşi Yenisi’nin oğlunu tahta geçirmek isteyerek veliaht tayin etmiştir. Bu durumdan rahatsız olan Metehan üvey annesinin oyunları neticesinde Yuezhi’ler tarafından rehin alınmıştır. Metehan’ın Yuezhi'lere sığındığını düşünen ve duruma sinirlenen Teoman hemen Yuezhi'lere savaş ilan ederek Metehan’ı öldürtmek istemiştir. Metehan, babası Teoman’ın Yuezhi topraklarına girmeden kaçarak kurtulmuştur. Bu başarısı ve Yuezhi'lerin mağlup edilmesinden dolayı Teoman Metehan’a 10000 kişilik bir ordu vermiştir. Metehan bu ordu ile öncelikle üvey annesini ve kardeşlerini, sonra da babasını öldürerek MÖ 209 yılında kağan olmuştur.
Metehan’ın Ok hikâyesi kısaca şu şekilde özetlene bilir:
Tarihte çavuş oku adı verilen ıslıklı okun Metehan tarafından icat edildiği bazı kaynaklarda yer almaktadır. Metehan’ın çocukluğundan beri oynadığı Hedefe Çevirme oyununun, onun tahta geçmesini sağladığı bazı Çin kaynaklarında anlatılmaktadır. Bu oyuna göre Metehan okunu bir yöne doğrulttuğunda, ordusundaki tüm okçular, hemen o hedefe doğru nişan alıp ateş ederler ve hedefi yok ederlermiş. Yine bir gün okunu en sevdiği atına çevirmiştir. Askerlerinden bazıları tereddüt etmiş ve oklarını Metehan’ın atının üzerine doğrultmamışlardır. Bunun üzerine Metehan hemen okunu tereddüt eden askerlerin üzerine doğrultmuştur. Bu nu gören diğer okçular hemen nişan alıp ateş ederek tereddüt eden diğer askerleri öldürmüşlerdir. Bu hareketi ile mutlak itaat kavramını ordusuna aşılayan Metehan, zamanı geldiğinde 10000 kişilik askeri ile birlikte okunu babasına doğru çevirmiş ve mutlak sonuç kaçınılmaz olmuştur.
Metehan’ın günümüz ordularının temellerini atmış, onbaşı, yüzbaşı, binbaşı, tümen başı gibi rütbelerin kullanıldığı bir orduyu teşkil ettiği bilinmektedir. Günümüzde Türk Kara Kuvvetlerinin kuruluş yılı Metehan’ın tahta geçtiği MÖ. 209 yılı olarak kabul edilmektedir.

En Çok Okunanlar